Posts

Showing posts from February, 2009

dark side of the sea -onüç-

elma..elmanın kurtlu tarafı..kurdun kendisi..kurdun koca bir kenti kendi etrafında..sormadın kimseye içeri girer mi diye..sormadın..vatandaşı olur mu kimse bu boktan şehrinin..çünkü sevmedin onları..sevemedin..her gelen bir anı bıraktı sende..bir "an" bıraktı..görmedin..göremedin..görmek istemedin.. küçüksün diye vurmadılar sana..kıymadılar en değerli yanlarına..saygı duydular onlar belli belirsiz çalan müziğin ardından..kaygı duydular incinmenden..üstüne vazife olmayanları, ve de zaten pek yakışmayanları giymiş senden..kaygı duydular..senden..çekindiler..indiler en derinine..inmeye meylettiler..beceremediler..bilemediler sana giden yolda an be an eksildiler..sen atttıkça onlar eksildiler..işte bu yüzden, bitmeye yakın seni terk ettiler..

Halil Cibran'dan

dostum, güneşe bak, toprağa bak, suya bak, buluta bak; fakat, arkana bakma.... kimin geldiği önemli değil, kimin gelmediği de... unutma, yolcu değişir, yol değişir, ama menzil değişmez. yolcuya bakıp, yolunu tanıma. yola bak, yolcuyu tanı, yolcu hakkındaki kıymet hükmünü ona göre ver. vahim olan, yolun yolcusuz olması değil; asıl vahim olan yolcunun yolsuz olmasıdır; yolsuz, hedefsiz, amaçsız, şaşkın, hercai ve seyyal..... "en doğru yol: en dikensiz yoldur" diyenler seni aldatıyorlar. onlar, karanlık evlerinde kaybettiklerini sokak lambasının altında arayan şaşkınlardır. aldırma.... ayağına batan dikenler, aradığın gülün habercisidir. dikenine katlanmaktan söz edenler, aşıkmış gibi davrananlardır. gerçek aşık olanlarsa, dikenini de sever. dostum, yollar yürümek içindir. fakat, şu gerçeği de hiç unutma: yürümekle varılmaz, lakin varanlar yürüyenlerdir. yol boyunca; yola çıkıp da yürümeyenleri, yola oturup, gelen-geçenin ayağına çelme takanları, yoldan metafizik uyuşturucularla...

delisin..deniz..delisin

"gitmek mi delisin, beklememdir burada deniz. gitmek gibi geleceğim denizin delisine delinin denizi gibi o ne kadar giderse..." -özdemir asaf-

Edip Cansever'den

"...bu gemi ne zamandır burada çoktan boşaltmış yükünü, gecede olmuş rıhtım da bomboş mavi bir suyun düşünü uyutur bir tayfa arkada, güvertede ah neresinden baksam sessizlik gene yürürüm usuldan, girerim bir meyhaneye içerde üç beş kişi, yalnızlık üç beş kişi bir kadeh rakı söylerim kendime bir kadeh rakı daha söylerim kendime söyle be, ne zamandır burada bu gemi belki yarın gidecek, başka bir anı gelecek bir başka anının yerine insan ağlamaz mı bazen bakıp bakıp kendine..."