Posts

Showing posts from 2008

Herhangi Bir Yıl Değil

1986 yılı 7si Ağustos’un Güneşin tepede asılı kaldığı Günlerden biri yalnızca Dahası, sıcak bir yaz günü… … Ötesinde, Gün, Fildişi halkı için bağımsızlık günü. Fransız’dan sıyırıp da memleketi Kurtuluşlarının 26. yıl dönümü. … Öleni doğanı bereketli gün bugün.. Diğer her gün gibi.. … Cihan yandı Mata Hari Göğsünü Kurşunlara siper edeceğini bilmeden, Açmış gözlerini dünyaya.. Herkes kadar bebek, Herkes kadar insan, Ancak anlatırlar bilirsin, Hiç kimse kadar kadınmış ya.. Çığlık çığlığa gelmiş, Sessizce veda etmiş hayata.. … Her gün kadar garip Her gün kadar sıradan bir gün.. Bu gün.. 7si Ağustos’un… … Fildişi halkı kadar özgür, Mata Hari kadar “kadın” Saçı başı, Hayatı darmadağın Biri var.. Bugün doğan.. … An bu an! Doğum günün kutlu olsun, Sıradan bir günde uyanıp Benzer günlerde Hesapsızca nefes alan! 27.07.2008

keçe uçlu kurşun asker..

cami önünde incil satan haham sabrıyla, kanatları yolunmuş bir phoenix in kollarında giderken dünyanın merkezine, 5000 derece ısı beynimi dondurdu! saatimin kronometresi geriye işleye dursun, fonda " light my fire " çalıyor gregorian yorumuyla.. yolda,sırt çantama aldığım kırmızı pabuçlu,örgülü kız sordu: " pinokyo kardeş kansas ne tarafta kaldı?" dedim ya beynim dondu diye! cevap vermedim tabii.. mağmaya yaklaşırken o,meraktan biraz da sıcaktan öldü.. ben, oyun hamuru olmuş teniyle vantilatör yaptım... soğuk beni fena çarptı, yalnızlık kaşıntı yaptı. içkime alenen ilaç kattım, kendimi geneleve piyano diye sattım!!

motto

"üzgün olmaktansa öfkeli olmayı yeğlerim" -ulrike meinhof...

ruheti haliye*

bazen, son zamanlarda sıkça kendimi sebepsiz yere gülerken buluyorum.."geleceğe dönüş 1"deki babanın siyah beyaz bir filme gülerken etrafında dönenleri kaçırması gibi bir şey tam da bu yaşadığım..öyle ağız dolusu gülüyorum ki, içim kuruyor sanki her kahkahadan sonra..manasız dedikleri bu olsa gerek.. *bu terim, 90ların sonuna doğru, tuğba özay tarafından dile kazandırıldı=))

sayısalcı..

r2d2 gibiydi yar.. bir gün dedi ki; "1011001110010101" anlam veremedim açıkla dedim. "bilgisayarları sevseydin anlardın" dedi " eq yüksek ama bende" dedim, dinletemedim.. o zaman senin dilinden konuşayım dedi.. "ben: 1 sen : 0.. yalnızlığın yeni başlıyor,daha bitmedi.." -evin bir yerleri-

dark side of the sea -oniki-

fişini çekti pilli radyonun..son kez..işe yaramayan işler yapmayı bu eylemle bıraktı..pilleri de söktü radyonun ciğerinden..aktı eline nişadır..böyle kararlı görmemişti onu kimse..nicedir..niceliktir varlığını kutsayan..en çok üzüm tanesini o atmıştır ağzına bu yüzden, bir hamlede..bir hamlede değil, memleketinde tek kalesi kalana kadar rakibinin, mat etmemiştir onu satrançta..satranç karelerini eve götürmüş özenle yerleştirmiştir her seferinde banyosunun zeminine..en yeni terlikleri ile sadece siyahlara basarak giderir hacetini..hayatta dik durması iyi olduğu anlamına gelmez ki..ırkçıdır oldukça..sevinir bir zenci öleyazıp, sararıp soldukça..pis herif! bilmez ki her renk siyaha gider sonunda..

dark side of the sea -onbir-

yırtılan bir kalpten saçılan yaşam parçaları..sıvısı göz yaşı, ter, sıkıştırılmış feromon..katısı izlenen, gezilen, yenilen,her ne ise..ele dile gelen..kapladı şimdi bugünü..bulaştı yarına..yaşamının ortasında sadece senin görebileceğin, isteğin dahilinde başka hayatlara sınırlı gösterim yapabileceğin doğum lekesi gibi..bulaştı artık..eline yüzüne..çıkarmaya yetmiyor sabun tozları..yıkadıkça sıradan sırt sıvazlaması ile, daha da derinleşiyor leke..röntgen seviyesine iniyor..ciğerindeki leke sinematografik..biletsiz alıyorsun ya içeri artık herkesi..herkes sıradan ya, işte bundan parçalanıyor ciğerim.. sözlere anlam giydirip salmıyorsun artık yola..anlamlar söze bulanıyor..kavramlar bükülüyor, kırılıyor..yine senin canın yanıyor..yine yanıyorsun yazık ki..fikir ayrılıkları o kadar belirginleşiyor ki..mesafe o kadar açılıyor ki..mantık olay yeri incelemeye meze oluyor..eterle bayıltıp, doğruyor anlık deliliğin aklını..uzun zamandır ilk kez gördüm seni böyle..böyle deli..hiç giymezdin oys...

"bit"ter çukanata

"bit"ti kafandaki gün be gün semiren.. bitti kafamdaki beni kemiren..

bir nedeni yok. yalnızca öptüm

- elcuate'ye teşekkürler - dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve 'hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi' dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. bekledim. beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazandırdığını, basite indirgenmiş hüzünlerin geceleri dinlenmeye müsait şarkılarla şahlandığını anlatamadım. evet, bilmiyordum. bilmiyordum, kelimelerden arınmış bir cümle kurar gibi sevişmeyi. sevişirken sözlük kullanıyordum hala. ama, seni seviyordum. ve sevdiğimi, sevgimi anlatma telaşıyla hata üstüne hata yapıyordum sana. sana yaklaşamıyordum. yasaklanmıştın adeta. çiğnemeye çalıştığım yasak olsan da, uzak dursan da, o korkunç şeklini korusan da, farketmiyordu hiçbir şey. küçük bir ateş. küçücük bir ateştin sen. sönmekten ürken bir ateş. bir su damlasıyla bütün görkemini kaybedebilecek bir ateş. aşkın mecali kalmamıştı. s...

Song to say goodbye

You are one of God's mistakes, You crying, tragic waste of skin, I'm well aware of how it aches , And you still won't let me in. Now I'm breaking down your door, To try and save your swollen face , Though I don't like you anymore, You lying, trying waste of space.. Before our innocence was lost, You were always one of those , Blessed with lucky sevens , And the voice that made me cry . My Oh My. You were mother nature's son , Someone to whom I could relate , Your needle and your damage done, Remains a sordid twist of fate. Now I'm trying to wake you up , To pull you from the liquid sky , Coz if I don't we'll both end up , With just your song to say goodbye. My Oh My. A song to say goodbye, A song to say goodbye , A song to say... Before our innocence was lost, You were always one of those, Blessed with lucky sevens, And the voice that made me cry. It's a song to say goodbye. - Placebo -

Sus....mak...

- Filiz'e Teşekkürler - güneş altında söylenmedik söz yokmuş... bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğimi... ne gece ne gündüz yokmuş söylenmemiş söz... bende söylenmişleri söylüyorum yeni biçimde... hiç bir biçim kalmamış dünyada denenmedik... bende susuyorum sevgimi saklayıp içimde.... duyuyorsun değil mi suskunluğumu nasıl haykırıyorum... susarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim ... ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde... A.Nesin