dark side of the sea -onbir-

yırtılan bir kalpten saçılan yaşam parçaları..sıvısı göz yaşı, ter, sıkıştırılmış feromon..katısı izlenen, gezilen, yenilen,her ne ise..ele dile gelen..kapladı şimdi bugünü..bulaştı yarına..yaşamının ortasında sadece senin görebileceğin, isteğin dahilinde başka hayatlara sınırlı gösterim yapabileceğin doğum lekesi gibi..bulaştı artık..eline yüzüne..çıkarmaya yetmiyor sabun tozları..yıkadıkça sıradan sırt sıvazlaması ile, daha da derinleşiyor leke..röntgen seviyesine iniyor..ciğerindeki leke sinematografik..biletsiz alıyorsun ya içeri artık herkesi..herkes sıradan ya, işte bundan parçalanıyor ciğerim..
sözlere anlam giydirip salmıyorsun artık yola..anlamlar söze bulanıyor..kavramlar bükülüyor, kırılıyor..yine senin canın yanıyor..yine yanıyorsun yazık ki..fikir ayrılıkları o kadar belirginleşiyor ki..mesafe o kadar açılıyor ki..mantık olay yeri incelemeye meze oluyor..eterle bayıltıp, doğruyor anlık deliliğin aklını..uzun zamandır ilk kez gördüm seni böyle..böyle deli..hiç giymezdin oysa ki o arkadan bağlanabilen puantiyeli gömleğini..başkalarının napolyonluğu-josefinliği değil bu..deliliğin bile sakin şimdilerde..suskun..için kupkuru..yüzün şimdilik duru..göz altlarında en güzel yaşların gömülü..en güzel "yaş"ların onlar..yaşlanmayı umduğun anlar..geride kaldı..sen hep genç bir cesetsin artık. dünyalar güzeli ölü..yüzünde dün gömülü..

Comments

Popular posts from this blog

Pisi

ÇİZGİLİ ANI DEFTERİ (BİR ÇİZGİ FİLM GÜZELLEMESİ)

Fade Out (Öz gözümden)