Posts

Showing posts from 2010

sarı iyidir..değil mi?

bunu yazmak zorunda hissediyorum kendimi..hem de onca yazmam-yapmam gereken şey var iken..bugün barda otururken zeki müren'in sesinde duydum seni..yıllar önce çizdiğim bir karikatürde gördüm..öyle özensiz çizmişim..ne sen ne ben hatırlamayız onu..ama güzel de olmuş..neyse..bundandır aklıma düştün..hem öyle bir düştün ki yer gök paramparça..ortalık kan revan.. aslında, edilmiş yeminler, gerilmiş yumruklar, yenilmiş yüzler-ruhlar-bedenler, vahşi vahşi batıya hızla seyreden sahipsiz şimendiferler var burada(sonuncusu kafiye olsun diye yazıldı..güzel oldu ama)..karanlığın en güzel yanı bu galiba..hiç bir şey görememek..bir karıncanın su içtiği yerde karıncayı görememek..su içerken çektiği onca çileyi inkar etmek..ignore etmek yahu.. zordur bu memlekette hayatta kalmak..hele ki sevgisiz..kimsenin kimseyi sevmediğini bilmek..ah ne acı bir bilsen..(anne baba kardeş denklem ve genelleme dışında burada)..ve bir bilsen, metal yorgunluğunun etten kemikten kandan irinden sinirden liften kastan...

içeride biri mi var?

sessizlik korkunç..sıcak korkunç..sevimsiz bir ihtiyar sızıyor böyle zamanlarda iç duvarlarımdan..sızıyor karşımda bana/benle gülen tüm yüzlere.."git" dedikçe gitmiyor kimse..inandırıcılığı olmayan harflerle kurulmuş kelimeler kulaklarda kocaman, gong şeklindeki küpeler gibi sakil duruyor..düşüyor yere..acıyor canı kelimelerin..acıyor dinleyen söylene..acımasın..sadece sebepsiz yere acımasın istiyorum..acıyan acıdığının üstüne basıp yükseliyor çünkü..bunu biliyorum.. hiç bu denli yetersiz hissetmemiştim kendimi..sana layık olamadığım için affet beni..beklentini yüksek tutmana sebep olduğum için affetmiyorum kendimi..yapamadım..yapamıyorum epeydir..başka bir dünya mümkün, başka bir hayat olmalı diyorum..inanmaya çalışıyorum ama yapamıyorum..inancımı koruyorum hala sözde..ama neye inanacağımı tam kestiremiyorum..rastafari olmak için fazla temizim, budist olmak için fazla et düşkünü.. "yaralı bir hayvan gibi..." benzetmesini çok seviyorum..ev yapımı kapanlarım var sade...

Yarım Bırakılmış Kitaplar Mezarlığı

Yarım bırakılmış kitaplar mezarlığı, Yaşamın bir kısmı. Hazmedilmemiş, şişkin bir bilgelik Kıyısı, ötesi...Hepsi... Damarlarım ayraçları günlerin Sızıyor umarsızca saatler Sızıyor gün düşlerime Düşüşlerime... Ağzımda taze ceviz kokusu Önümde girmeye cesaret edemediğim sokağın Dik yokuşu. Çıplak ayak, ayak çıplak Koşuyorum geriye. Sol ayağım sevmiyor sağdakini Takıyor bir çelimsiz çelme Düşüyorum yere. Kafamdan akan sıcak gece Durmak bilmiyor. Kayıtlara geçsin! Ölümüm, Yıldız kaybından olacak. Bir yıldız daha kaybı şimdi, Dileğini -yavaşça yere- bırak!

into the wild'a ve tüm kitap kahramanlarını model alanlara

ah şu hikâyecikler yok mu? faydalı, hoş, ruh okşayan yazılar yazmazlar da şunu bunu karıştırıp ortaya dökerler. elimden gelse topunun yazı yazmasına engel olurdum. nedir bu; okursun, okursun. alır seni bir düşünce. aklına saçma sapan şeyler gelir. vallahi yazdırtmazdım bunları. hepsini yasak ederdim. -prens v. f. odoyevski- *

a tribute to sabahattin ali

" 'ne lüzumu var? yeni aldanmalara, yeni inkisarlara düşecek olduktan sonra ne lüzumu var?' diyordum. dünyada bir tek insana inanmıştım. o kadar inanmıştım ki, bunda aldanmış olmak, bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı. ona kızgın değildim. ona kızmama, darılmama, onun aleyhinde düşünmeme imkân olmadığını hissediyordum. ama bir kere kırılmıştım. hayatta en güvendiğim insana duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi."

bambaşka

... başka bir ağız edineceğim ve bambaşka biri olunca da en, en başta ne idiysem ben ona dönüşeceğim yoluma işte böyle devam edeceğim. ... P.Neruda