Niki Lauda Değilim Ben
Bugün öğle yemeğine tek başıma inişimin kaçıncı günüydü, hatırlamıyorum. Merdivenlerden inerken son bir umutla etrafıma baktım ama nafile. Yemekhaneye girmeden evvel şen kahkahaları, sohbetleri duyabiliyordum. Acıktığımı unutmuştum bile. İçeri girdim ve yemeğimi alıp sessizce en uçtaki masaya oturdum. Tek başıma. Lapalaşmaya yüz tutmuş çorbaya kaşığımı sallarken kafamı hafifçe kaldırıp kısa bir süre izledim diğer masaları. Neşeli yüzler gördüm. İtalyan, İspanyol filmlerinde rastlanan gürültülü cümleler duydum. Yalan söyleyemem, çok kısa bir an üzüldüm. Sonradan yemek yemeye gelen hiç kimse yanıma oturmak istemiyor, diğer masalara fazladan bir sandalye çekiyordu. Çorba soğumuştu çoktan. Hızlıca tabldotta kalan diğer şeyleri bitirip, yerime geçtim. İşimin başına. İşimde iyiydim, bunu biliyorum. Bunu herkes biliyor. Saçma sapan bir yerden geldim bu şehre, okumak için yıllar önce. Ardımda bana bir daha yardım etmeyeceğini bildiğim ailemi geride bırakarak. Sürekli çalışmak zorunda kaldı...