Alice ’in keki masanın üstünde duruyordu. Bir ısırık, yalnızca küçük bir ısırık uyutmaya yetti seni. Uykun ağır, uyandıramam. Algı kapıların ardına kadar açık, anlatmadan duramam. Gitmeden, eteğimdeki taşları kenara bir yere bırakmak seni ağırlaştırmayacak. Korkma! Süslü soslu şeyler değil söyleyeceklerim. Yaşayabildiğim(iz), yaşamayı beceremediğim(iz) şeylerden bahsedeceğim. Resimli, animasyonlu örnekler vereceğim, iz bırakmak için. Her geri dönüşte bir süre kalman için anılar denizinde, renk renk karakterlere bürüyeceğim hem seni hem kendimi. İki boyutlu fonlarda hatırlanacak her şey bundan sonra. Dinlemelisin… İsli-puslu, kirli yeşil mekanda, şirin çileği- votka karışımının su gibi tüketildiği herhangi bir akşam, aynanın önünde beyaz berenin altındaki saçlarınla oynarken gördüm seni ilk kez. Tıklım tıkış barda tek kadındın o an. Her zaman gelen tanıdık yüzler arasında tektin. Yüzünde mavi ağırlıklı bir makyaj, saçında bir mevsim çiçeği, duruyordun öylece. Dışarıdan bir el k...
Comments