dark side of the sea -on-
bir adet mp3 player yeterlidir hayatı şarkılarla tanımlamak için..kurgu olduğu fazla belli olmasın diye shuffle mode on durumuna getirilir ve yola koyulunur..halbuki listeyi hazırlayan da sizsinizdir (konu ile alakalı gbkz için god is a dj)..her neyse..yola koyulunur..ilk adımla birlikte müzik duyulmaya başlar..yolda hazırlıksız yakalanmışsınızdır..yağmur bastırır birden..damlalar yüzünüzü kırbaçlarken rüzgarın da etkisi ile travis den why does it always rain on me çalar..pek bi manidardir..sonra yağmur kesilir, toprak kokusu yayılır etrafa..ciğerleriniz temiz hava ile dolu ama ruhunuz boştur.mp3 durur mu yapıştırır cevabı: manic street preachers empty souls.. yürüyüş çok uzun sürer..tahmin edilenden çok..arada pentagram yorumu ile uzun ince bir yol çalar..nereye gideceğinizi bilmiyorsunuzdur..imdadınıza bir şarkı daha yetişir.. the mamas and the papas dan flowers in your hair..güzel bir huzur kaplar içinizi..seversiniz içinde yaşadığınız şehri nedensizce..tarihine saygı duyasınız gelir..ismi için ölesiniz belki de..they might be giants der ki bu sırada istanbul not constantinopole..bir bakış atarsınız ege ye karşı komşuya doğru..politik düşünceler sarmaya yüz tutarken beyninizi, sezen aksu yumuşatır hislerinizi.. bir tabak börülce ve karides salatası arasında kalbim ege de kaldı dersiniz.. yürüyüş o kadar düzensiz devam etmektedir ki sadece nereye gittiğinizin değil artık sizin de bir mananız kalmamıştır..bu an white stripes dan i just dont know what to do with myself çalar..tam kendinize geleceğiniz an a perfect circle aşkeder suratınıza tokadı..passive der size alenen..ama hakkediyorsunuzdur..sonra yine de herşeye rağmen güçlü biri olduğunuzdüşünürsünüz..hani black sabbath der ya iron man..işte öyle..hem ayrıca kimseye etmem şikayet diyen de siz değil misiniz.. yürüyüş yalnız sürdükçe depresyon sarar sizi..hava yine bozmuştur..ben harper alone sizi sarsar, pinhani istanbulda sizi yıpratır..şehire az önce duyulan aşktan eser kalmaz..içinizde..bir parçanız eksiktir sanki..incomplete duyulur derinden..değişmek de korkutur ama sizi..beyhude çaba gibi gelir..üçnoktabir in elinden tutulur ve bağırılır: değişmem.. yolda güzel bir kız görürsünüz tam da bunalımın derinlerindeyken..kıza doğru baktığınız o kısa an içinizden geçen ile kulağınızdan geçen aynıdır..tesadüf tabii..jet muzipçe der ki: are you gonna be my girl..ancak bu kısacık an kız size öyle bir bakar ki..değersiz bir necaset gibi..düşünceniz the doors a kayar..people are stranger dır artık..ek olarak are you gonna go my way de denir..kafa yine öne doğru eğilir..omuzlar düşürürlür..özgüven yerlebirdir..güçlü insana babaya özlem duyulur..yanında değildir o an..ama babacığım neredesin diyesi gelir insanın diyemez..utanır ulan..büyüktür artık o..kardeşi uğurlamıştır evden çıkarken..hoşçakal kardeşim deniz demiştir ardından..bu sevgi yeter diye düşünmeye sevk eder bu sizi..ama yine de öfkeniz vardır herşeye karşı..mazeretim var asabiyim ben der gibi bir haliniz var..bobby mc ferrin gülerek yaklaşır size dont worry be happy diye fısıldar..radiohead kolkola girmiş halay çeker size doğru: lucky sin ulan yaşadığın, nefes aldığın, yürüyebildiğin için..buna rağmen ellerinizi başınızın arasına alıp the world is not enough dersiniz belirgin bir şımarıklıkla.. yorgunluk kendini göstermeye başlar..durursunuz bir bankta..akşam olmuştur çoktan..düşündüğünüz tek şey: the importance of being idle dır..tembelliğinize övgü düzesiniz gelir..sonra bir bip sesi ile gerçek dünya çağırır sizi..mp3 player ın pili bitiyodur..can çekişirken son çaldığı şarkı düşük sesli ama manalıdır: ah bu şarkıların gözü kör olsun...pil biter..hayat devam eder..dünya dönüyordur hala..
Comments