Posts

Showing posts from 2017

Arabayı Çalıştırmam Lazım

Boktan bir sonbahar günüydü. Eminim buna, geçtiğimiz haftaydı. Son üç yılın berbat oluşu kadar açıktı her şey. Üstü de açılmıştı biraz. Üşümesin, örttüm. Aman da ne güzel görevimi yaptım. İçimi kemiren kurt ile oturdum karşısına. Eli ile işaret etti. Yürümekle koşmak arası bir şey vardır ya ihtiyaç duyulduğu anda, öyle gittim yanına. Öptüm yanaklarından. Tanıdık yanaklarından. Tanıdık kalsın istediğim yanaklarından. Çökmüş avurtlarına gizlenmiş yanaklarından. Ah o eski halinden! öptüm. - Efendim baba? - Ayağa kaldır beni. - Neden? - Kaldır sen. Arabayı çalıştırmam lazım. Gözlerine baktım. Hepimizden canlı ve inan olsun hepimizden istekliydi. Gözlerinden, feri sönmüş kendi gözlerime baktım. Gördüm; Kore'nin iki ayrı yakası halimiz. "Olmaz baba, kaldıramam seni, umudunu, isteğini, özlemini. Ama deneyeceğim." İçimden bunları mı dedim tam olarak, elbette değil ama doğrulduk beraber. Sonra eğildik...beraber. Gece boyunca yüzümü tarayan eli sakince yere indi. Tuttuğu...

Rap şarkısı sözleri denemesi..punch'ımı tat!

Makro iktisatları Mikro matbuatları Füruat ve future ile geçer sefil hayatları.. Bayat kadim traktör ve tekerleği  hasarlı İlçesi mi bir yerlerin yoksa hayal Alaplı Kıyamette gülmek için ölmek lazım hep birlikte Pornocunun memeleri hep mi aynı irilikte Multi medya lafı n’oldu? Aklım kaldı 2000’de Bir kelime bir işlemmiş, sanki pek de sikinizde Umursadım, hayır sandım, sandığım-dan-tel çıkardım Evde kaldım, şimdi yattım, Uykusuz’dan bir cilt aldım Erdil n’aber, rengin attı. Mizahına kim, ne yaptı? İçkin neydi, hap gök mavi. Para sana ruhu kattı. Düşünmezdim böyle şeyler, aklım gider hep derine Garip akımı diyorsan ikamesi yok yerine Mikado’nun çöpleriyle oynar aylak bakkal şimdi Benim güzel, sakin ruhum hangi gündü, uçtu gitti.

DİLİNİN UCU

- Melih Cevdet Anday'ın Çürük şiirinden ilhamla- Dilinin ucu acıyor. Bir şeyler yakmış gibi. Yediği bir şeyler. İçtiği, içmeyi bıraktığı şeyler. Kalıyor sızısı. Hatırlatsın diye kaldığı yeri. Adamın içi acıyor, diliyle ahenkli. Adam içini açıyor, kapanan perdelere. Perdeden film sızıyor. Filmin bitişine denk geliyor. Uyku sızıyor perdenin öte yanından. Salya akıyor güzel bir dudaktan. Parke yıkanıyor ifrazatla. Kafasını uzatıyor adam. Adam yıkanıyor umutla. Gece pislik seviyor. Gece bu hissi sevmiyor. Adamı gece de itiyor. Yeni çıkarılmış çorap kokuyor el. Sigara kokuyor. Perdenin ardı yeni yıkanmış saç kokuyor. Karışıyor. Karıştırıyor. Dalgalı saçlarla yastık yapıyor. Düz saçlarla pike. Kadın seviyor adam. Belirtiyor bunu. Kimse inanmıyor sanıyor. İnanıyor. Tanrılara. Birtakım insanlara. Büyüyor inancı, boyu aynı kalıyor. İnancı içinde şişiyor. Patlıyor inançsızca. Saçılıyor saçların arasına. İlk bulduğu saçların. Rüzgarı bekliyor ayrılmak için. Saatini bekliyor uyumak için. Kad...

SEN DE YAZ YAZ YAZ

Rüzgarda salınan ağaca epey uzunca bir süre baktığımda, bir kuşun daldan ayrıldığı ana şahit olduğumda, canlandı zihnimde bunu yazmak fikri. Kelimelerin aklımın dalından uçup gittiği ve doğru yanlış bir yerlere konduğu o ilk zamanlardan bugüne bir yolculuk yapayım istedim. Sizi de kattım peşime. Haydi! Yola çıkalım! Ayna karşısında, elimde tarak yazacak halim yoktu elbette. Her çocuk gibi ben de yazı yazmayı öğrenmeyi bekledim. Beklemek fiiliyle yakınlığım ta o zamanlardan gelir. Çocukken, küçük bir torna atölyesinin yan komşusunda, mizah dergileri okuduğumdan mıdır nedir uzun uzun yazmayı hiç sevemedim. Kısa olsun, anlık olsun istedim. Kelimeleri bir an sevdim. O an o da beni severse ne ala derdim. Buydu derdim. Orta sınıfa kadar pek bir şey yok geçmişimde. Sık görülen hastane bahçelerindeki ağaçlar, dallar, kuşlar dışında. Kelimeler konmuştu dala, uçmuyor bekliyordu içimdeki rüzgarı. Çocukken içinde yaprak kıpırdamayanlar bilirler fırtına dediklerinin sonradan geleceğini. Ge...

Gücendiğim Kar - Bir Evde Kalış Güncesi -

"Ne yorgun uyandım Gün uyanmamışken daha Sanma bir sana gücendim Ne sen örttün üstümü Ne ölümlü bir başka" Sabah gözümü derin bir umutsuzlukla açmıştım. Dünden kalan baş ağrısını kanepede bırakıp da kalkmak için bir hamle yaptım. Başarısız oldum. Sonra, bir hamle daha...Perde kapalıydı. Her zamanki miskinliğimi attım üstümden. Araladım perdeyi. Saat henüz 05.30'du. The Beatles - Norwegian Wood çalıyordu az mobilyalı evimde. Evimin duvarlarında. Kafamda. Kafamın duvarlarında. O an, bunu yazmak geldi aklıma. Murakami'nin İmkansızın Şarkısı gibi yazayım dedim. Müzikler, bir günlük hikaye. Bir anlık. Sonra, dışarı baktım. Kar yağmıştı epeyce, çevre il ve ilçelerce pek de İzmir sayılmayan yerde. Ortasındaydım. Kafamda bir hara vardı, her yerde atlar. Fil memleketimin hayvanı değildi ve bu konunun dışındaydı. Sugababes - Overload dedi buzdolabının arkasından. Bir sigara yakmış yağan karı izliyordum. Ne güzeldi, beyaz. Şimdilik çok güzeldi. Melodik yağıyordu, çocuklu...