EFLATUN’UN KULAKLARI ÇINLASIN
Geçmiş, gözlerimin önünden yağlı, kirli bir kıl topağı gibi geçiyordu epeydir.. Başta nedenini kavrayamamıştım. Çocukluğum, melankolim kısa film festivali tertiplemişti sanki ve ben her filmi onlarca kez izliyordum usanmak, uslanmak nedir bilmeden. Meğer uzayan saçlarım dökülmüş yüzüme. Yıkanmamış, keçe gibi, rüzgara karşı dahi direnen kıllar örtmüş önümü.. O kadar ki gittiğini bile anca anlayabilmiştim. Demek artık yıkanma,arınma zamanı gelmişti pasaktan, içi boşaltılmış aşktan.. demek istediğimi yiyebilir, istediğimi 15 dakikalığına sevebilirdim artık..ama.. yapamadım! Sen yokken seni hiç düşünmedim diyemem, ben vardım ya senden arta kalan.. Sen yokken ben hiç üşümedim diyemem, sen vardın ya Şubat soğuğunda göğüs kafesimi açıkta bırakan.. Bir yere gittiğin yoktu aslında. Hep bir adım hep bir adam önümde veya arkamdaydın.. Bir oyun oynuyorduk ama sen daha kuralları bile bilmiyordun. İşin aslı oyunu hiç umursamıyordun.. Önüm arkam sağım solum sendin ama saklanmıyordun. Ya ben seni görü...